- iş
-
1́is.1. 工作, 办公: \iş hanı 写字楼, 办公楼 İş sırasında kimseyi meşğul etmeyin. 工作期间, 请匆打扰!Şimdi iş zamanı, eğlence olmaz. 现在是办公时间, 不得喧哗打闹。2. 职业, 工作岗位: Birçokları madenlerde ve sıhhi olmayan işlerde ölüp gitti. 其中许多人相继死于矿山和有损健康的工作岗位。Ne iş yapıyorsunuz? 您是做什么工作的?3. 女红: Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü. 邻家妇人把手中的活计放在膝盖上, 转过身去看新娘子。4. 手艺, 手工, 工艺, 技巧: Bu camide ne iş bulunduğunu tahmin edemezsiniz. 这座清真寺建造之精美令人叹为观止。Bu örtüde ne iş var! 这块台布做工多么精细!5. 要办的事情: Bu dairede işim var. 在这个部门我有事要办。Bu dairenin işi çok. 这个部门的工作很多。İşim olmasa, sana arkadaşlık ederim. 我要是有空, 会去陪伴你的。Şimdi çok işim var, beni meşgul etme. 我现在很忙, 请别打扰我!6. 事务: güvenlik \işleri 安全事务 devlet \işleri bakanı 国务部长7. 事情, 安排: Bu, benim işimi bozdu. 这可坏了我的事。İşinizi yoluna koydunuz mu? 你们的事办好了吗?İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamıslar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı. 他们放下工作, 关闭了店铺, 纷纷成群结队地逃离了城市。8. 实业; 交易, 买卖, 生意; 生产, 经营, 业务: \iş adamı 实业家 \iş alanı 行业 \iş âlemi 实业界, 商界 \işler durgun 生产萧条 Bu işte beş bin yuan içeri girdim. 我笔生意我赔了5千块钱。İşler açıldı. 生意兴隆。Sende insaf yok mu, adamcağız bu borcu birden verirse, iş bozulmaz mı? 你还讲不讲道理, 这笔债他要是一次还清, 他的生意不就毁了吗?9. 事情, 行为: Birçok insanlarla tanışmak iyi bir iştir. 多认识一些人是一件好事。Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım. 我扶危济贫是办了一件大好事。10. 事情, 事件: Hep te bu işler bana rastlar. 这种事总是让我赶上。11. 值得一干的事情: Bu da bir iş mi sanki? 这也算件事?Bu da iş yapamıyalım. 我们别把这也当作一件事!12. 问题: Bu bir zevk işidir. 这是一个口味问题。Bu konuda sonuç olmak vakit işidir. 在这个问题上取得成果是一个时间问题。13. 麻烦: Sen de buraya girmeye kalkışırsan işimiz var. 要是你也加进来, 我们的事情可就麻烦了。14. 作品: Bu halı doğrusu değerli bir iştir. 这块地毯真是一块珍贵的作品。15. 花样, 名堂, 猫儿腻, 伎俩, 阴谋, 骗局: Bunda iş var ama anlayamadım. 这里面有猫儿腻, 只是我不清楚。Onun işi anlaşılmaz ki. 谁知道他在搞什么花样!Onun işine akıl ermez. 不知道他在打什么主意。16. 功: Erg, jul, kilogarmetre, vat saat, kilovat saat iş ve erke birimleridir. 尔格、焦尔、米千克、瓦时、千瓦时都是功和能的单位。◇ (birinin başına) \iş açmak 转́ 找事, 添乱, 找麻烦: Pancuru tamir edeyim derken başıma iş açtım. Cam kırıldı. 我本想把灯罩修修, 结果弄巧成拙, 又把玻璃弄碎了。Başkalarına kötülük edeyim derken kendi başına iş açmış. 他本想给别人使坏, 结果却给自己找了麻烦。\iş akdi 劳动合同, 劳务合同, 劳资合同 \iş alanı 行业 \iş âlemi 实业界, 商界 -den \iş almak 奉承, 献殷勤: O duraktan iş alma, başın belâya girer. 别对那个骚货献殷勤, 你会惹麻烦的!\iş anlaşmazlığı 劳资纠纷 \iş aramak 找工作: Bu adam bir iş arıyor. 这个人正在找工作。\iş ayağa düşmek (工作)落到不负责任、缺乏能力的人手里 \iş başa düşmek 只能自己做某事, 只能靠自己: Başkasından yardım almamız mümkün değildi, iş başa düşmüştü. 得到别人的帮助是不可能的, 我们只有靠自己了。Ne yapalım iş başa düştü, başka yolu yok. 我们怎么办, 只能靠自己, 没有别的办法。\iş başarı belgesi 推荐信 \iş başı 负责人, 牵头的: Dünkü çocuk öyle önemli işin başına getirilir mi? 他乳臭未干, 能胜任如此重要的工作吗?\iş başına dönmek 干活: Yemekten sonra erkekler işlerinin başına döndüler, ev sahibi misafir kadını çarşı pazar dolaştıracaktı. 饭后, 男人们都干自己的事去了, 房东就让女客人逛街去了。\iş başına geçmek 牵头, 担任领导 \iş başına gitmek 干活: Haydi iş başına! Git, süpürgeyi getir, odayı süpür! 快干活去!把笤帚拿来, 把房间扫扫!\iş başında 1) 正在干活, 正在工作 2) 工作期间 \iş başında eğitim 在职培训 \iş başındakiler 头头, 领导, 负责人 \iş becermek 1) 会做事: Aralarında işten anlayan, iş becerebilecek kimse yok, karga derneği. 他们中间一个会办事的人也没有, 一群傻瓜蛋。Keli körü çevresine toplamış; aralarında iş becerecek bir kişi bile yok. 他纠集了一群酒囊饭袋, 一个会干事儿的也没有。 2) 干坏事, 搞小动作, 干见不得人的事 \iş bilmek 有经验, 熟练, 懂行, 内行: İş bilenin, kılıç kuşananın, demişler. İşini bilene bu memlekette iş çok. 俗话说, 一招鲜, 吃遍天; 在这个国家, 有本事的人好找工作。İş bilir birini bulup burayı düzene koyduk. 我们找来一个能人理顺了这里的秩序。\iş bitirmek 1) 顺利完工 2) 能干, 懂行 3) 合手, (对所从事的工作)派得上用场 \iş bitmek 1) 被完成, 被办妥, 被解决 2) -den 取决于, 仰仗 \iş bulmak 找到工作: Sonunda bir iş buldum. 我终于找到了一份工作。Yukarıdan ağır basmayınca iş bulmak mümkün olmuyor. 如果上边没有人说话, 就不可能找到工作。-e \iş buyurmak 指使, 给某人下命令: Lüzumu oldukça müdür onu çağırtır, iş buyurur. 必要时经理就找人叫他, 给他下命令。\iş çatallanmak (或 çatallaşmak) 出岔子, 复杂化 \iş çevirmek 搞小动作, 玩猫腻, 耍花样: İş çevirmek isteyenler muvaffak olamayacaklar. 企图搞小动作的人不会得逞。Ne işler çevirdiğinin farkındayım; beni kandırmazsın. 我知道你在搞什么鬼花样, 你骗不了我。\iş çığırından çıkmak (局势)失控, 出岔子: İş çığrından çıkmış, ok yaydan fırlamıştı. 娄子已经出了, 已经无可挽回。\iş çıkarmak 1) 做大量工作, 事务繁忙; 能干: Bu terzi çok iş çıkarıyor. 这个裁缝做了许多活儿。 2) -e 找事, 添乱, 找麻烦: Bizim problelerimiz yetmiyormuş gibi bir de sen başımıza iş çıkardın. 你又来给我们添乱, 好象我们的问题还不够似的。Bu makine günde on düzine iş çıkarıyor. 这部机器一天到头总出事。Oda başımıza iş çıkardı. 这个房间给我们添了不少麻烦。\iş değil 1) 小事一件; 不算什么 2) 不像话; 成何体统: Bu senin yaptığın iş değil. 你干的这事成何体统!\iş donu 宽松长裤 -e \iş düşmek (工作或责任)落到了某人的肩上: Kırk yılı başı size bir işimiz düştü. 我们难得有事求您。\iş edinmek -i 以…为己任, 以…为职业: Yazar, yazmayı kendisine iş edinmiş adamdır. 作家就是以写作为职业的人。\iş eri 行家, 能干的人, 能工巧匠, 多才多艺的人 \iş etmek 1) -e 玩花样, 玩猫腻, 欺骗, 耍弄: Sana öyle iş eder ki ne olduğunu anlayamazsın. 他就这样耍了你, 你可能都不知道是怎么回事。 2) -i 揽事, 当作自己的事: Bunu iş edip üzerine düştü. 他把这件事揽在了自己的身上, 忙得不亦乐乎。(-i, -e) \iş gördürmek 让某人做事: Her işi bana gördürüyor. 他什么活儿都让我干。\iş görmek 1) 做事, 干活, 工作: Kızcağız burada sabahtan akşama kadar en ağır işleri görmeye başlamış. 女孩在这里从早到晚干着最粗重的活。Yani övünmek gibi olmasın, benim gördüğüm işleri yapacak yok gibidir. 不是说大话, 我所做过的事情似乎还没有人能够做得到。 2) 有用, 管用: Bu tel iş görür. 这根线能用得上。Bu kalem işimi görür. 这支笔我用得上。\iş göstermek 让某人做事 \iş güç 活儿, 事情, 工作, 任务; 零活, 杂事; 待做的事情: \iş güç sahibi 有活儿干的人, 有工作的人 İş güç yoksa insan boş durmaktan sıkılır. 没事做闲呆着让人烦。Herifin işi gücü hep kaşkariko. 这家伙净会骗人。\iş güç edinmek 专心工作, 全心全意地工作 \iş icat etmek 1) 做大量工作, 事务繁忙 2) 找事, 添乱, 找麻烦 \iş ihtilâfları 劳资纠纷 \iş inada binmek 1) 顶牛, 互相较劲 2) 顽固坚持做成某事 \iş işlemek 刺绣, 绣 \iş \işten geçmek 不赶趟, 为时已晚, 错过时机, 木已成舟: Günün birinde şıppadak gözünüz açılacak ama iş işten geçmiş olacak. 总有一天, 您会突然明白过来, 然而为时已晚。Zamanında bizi aramadınız, şimdi iş işten geçti. 当时你们没有找我们, 现在已经晚了。Başı taşa gelinceye kadar fikrinde ısrar etti, nihayet anladı ama iş işten geçti. 他固执己见, 不撞南墙不回头, 最后终于明白了, 然而为时已晚。\iş kabartmak 旧́ 夸张, 渲染 \iş kaçkını 旷工的 \iş kapıya bacaya düşmek 搞得沸沸扬扬, 弄得无人不知无人不晓 \iş karıştırmak 1) 搅混水, 制造混乱: Her şey yolunda, şimdi sen iş karıştırma lütfen. 一切都很顺利, 你不要搅混水。 2) 挑拨离间 \iş kazası 职业性意外事故 \iş ki 只要…足矣: İş ki sınıfı geçsin. 只要让他升级, 怎么都行!\iş kötüye varmak 事情办糟, 砸锅, 坏事 \iş masası 工作台 \iş medreseye düşmek 陷入无休止的争论 \iş ola (或 olsun) 装模作样, 没事找事, 假模假式 \iş olsun diye 没事找事, 只为做点儿事(而没有别的目的): Anlamsız şeylerle vakit yitiriyor, iş olsun diye yapıyor. 他干一些无聊的事打发时光, 只是为了别闲着。\iş önlüğü 围裙, 工作服: İş önlüğü ile baş örtüsünü çıkardı mı, bambaşka bir insan oluyordu. 他一摘下围裙和头巾, 就完全变成了另外一个人。Beyaz bir iş önlüğüm var. 我有一件白大褂。\iş sarpa sarmak 陷入困境, 遇到麻烦: Kredi çıkmayınca işleri sarpa sarmış. 贷款没拿到, 他们陷入了困境。\iş sözleşmesi 劳务合同, 劳动合同 \iş tutmak 工作, 劳动, 做事: Sen ne iş tutuyorsunuz. 您是做什么工作的?-de \iş var 1) 能干的 2) 有用的, 管用的 \iş vermek 让工作, 让干活 \iş yapmak 1) 工作, 劳动, 干活, 做事; 做买卖: bir firma ile \iş yapmak 同一家公司做买卖 2) 瞎忙 -de \iş yok 不中用的; 无能的: Bu kalemde iş yok, ikide bir ucu kırılıyor. 这支笔不好用, 笔尖总断。\iş yoluna girmek 步入正规, 有望成功: Ya iş yoluna girecek, ya da bütün berbat olacaktı. 本来此事要么有望取得成功, 要么完全都泡汤。\iş yolunda olmamak 事情不妙: Eşek de işlerin yolunda olmadığını sezmiş, başını alıp çıkmış. 这头驴也感觉到大事不妙, 就调头逃跑了。\işe almak 雇人: Patron adamın ıcığını cıcığını sorup işe aldı. 老板调查了那人的底细, 才雇了他。\işe atılmak 做事: O, gözü kara biridir, korkmadan bu işe atılır. 他是一个胆大的人, 做这种事一点儿也不害怕。Şimdilik yeni bir işe atılmayacağım. 我暂时将不做新的事。\işe bakmak 从事某项工件, 办理某件事情: Şu işe bak güler misin, ağlar mısın! 瞧这事闹的!真让人哭笑不得。\işe balta ile girişmek 笨手笨脚地做某事 -i \işe bağlamak 使过于忙碌: Bu evde her yerde olduğu gibi hizmetçileri işe bağlamak yoktur. 这家不会像其它人家那样, 让下人们忙得团团转。\işe dört elle sarılmak 全心地开始做某事, 热情地开始做某事 \işe geç kalmak 上班迟到: Kalk yavrum, işe geç kalacaksın. 孩子, 起床吧!你上班要迟到了!\işe gidiş ve \işten çıkış saatleri 上下班时间: İşe gidiş ve işten çıkış saatlerinde trafik tıkanıyor. 上下班时交通堵塞。-le \işe girilmek 共事: Kalleş bir adam, onunla hiç bir işe girişilmez. 他这个人靠不住, 绝对不能和他共事。\işe girmek 1) 上任, 就任: Kimse arka çıkmadığı için şimdiye kadar bir işe girememişti. 因为没有后台, 他至今也没有找到差事。 2) 做工, 打工: Çocukları da işe girince durumları oldukça genişledi. 孩子们一参加工作, 他们的境遇大大好转了。İşe girmesi ve para kazanması gerek. 他应该去打工挣点儿钱。İşe girersem artık kolay kolay kocaya varmam. 我一工作的话, 今后就不容易嫁出去了。 3) 做生意: Tüm varlığı ile bu işe girdi; bütün köprüleri attı. 他孤注一掷, 把全部家产都投到这笔生意里了。\işe gitmek 去上班: Bayram olduğu için işe gitmedi. 过节了, 他没去上班。Bir hafta istirahat etmelisiniz. İşe gidemezsiniz. 您必须休息一周, 不能去上班了。\işe kapak vurmak 掩饰, 掩盖, 隐瞒 \işe karışmak 卷入, 参与: Sen ne dedin de bu işe karıştın? 你卷入这件事中, 究竟想要干什么?Mademki sen beni dinlemiyorsun, ben de senin işine bir daha karışmam. 既然你不听我的, 我就再也不管你的事了。-i \işe karıştırmak 使卷入, 使参与: İşe polisi karıştırmadım. Son raddeye gelmedikçe de karıştırmak niyetinde değilim. 我还没通知警方。不到最后关头我不想让警察来插手这件事。-i \işe koşmak 让干事, 催促某人做事, 逼着某人干事: Ağzı dili yok birini buldular, her işe koşarlar. 他们找了一个自认倒霉的人, 什么事情都让他干。\işe yaramak 合适, 适用; 管用: Babaları ne dediyse işe yaramamış, huylarını bir türlü değiştirmemişler. 父亲说什么也不管用, 他们的脾气一点儿也不改。Daktilo oldukça küçüktü, ama yine de işe yarıyordu. 打字机很小, 不过很管用。\işe yatmak 合适, 适用; 管用: Elim hiç bir işe yaymadı. Ömür sürdüm faydasız. 我肩不能担, 手不能提, 这一辈子过得一点儿意思也没有。\işi açmak 搞清某个问题 \işi ağırdan alamk 磨蹭 \işi aksi gitmek 事与愿违 \işi alaya almak (或 vurmak) 1) 不重视, 不当回事 2) 开玩笑, 逗趣 \işi Allah'a kalmak 听天由命, 求助无门: Tüm umut kapıları kapandı, işimiz Allah'a kaldı. 一切希望都泡汤了, 我们只好听天由命。\işi altın 事业成功的, 生意兴隆的 \işi anlamak 知情 \işi azıtmak 胡闹, 过分: Hani ya kahve nerde? Bir saattır bekliyorum, hâlâ gelmedi! Yoo! siz artık işi azıttınız gayri! 怎么回事?咖啡呢?我都等了一个小时了, 还没有送上来。哎, 你们真是太过分了!Bu adam işi iyice azıttı, nesi varsa satıyor. 他非常过分, 把一切都变卖了。\işi babacanlığa vurmak 装出一副忠厚老实的样子: Tilki işi babacanlığa vurup suyu bir övmüş, bir övmüş, tekenin ağzının suyunu akıtımış. 狐狸装出一副忠厚老实的样子, 就把水夸了一遍又一遍, 说得羊只流口水。\işi başarmak 阴谋得逞: Gayet basit bir hile ile saflığımdan istifade ederek işi başardı. 他利用我的无知以一个相当简单的计谋阴谋得逞了。-in \işi başından aşkın olmak 事务缠身, 忙得团团转: Sizinle uğraşacak vaktim yok, işim başımdan aşkın oluyor. 我没时间跟你们废话, 我还一大堆事呢!-in \işi başından aşmak 事务缠身, 忙得团团转 \işi bırakıp gitmek 甩手而去: Kafası bozuldu, işi bırakıp gitti. 他顿时大怒, 甩手而去。\işi bitmek 1) 活干完, 工作结束 2) 精疲力竭 \işi bozmak 捣乱, 破坏: Boş boğazlık edip işi bozmakta anlam var mıydı? 他信口开河把事情搞黄了是什么意思?-in \işi bozulmak 1) 事情办糟, 办砸, 功败垂成, 前功尽弃 2) 一事无成, 业务衰落: Çok dostum yoktu; işlerim bozulmaya başladı. 我交游不广, 业务开始衰落下来。\işi ciddîye almak 重视, 严肃对待 \işi çiltlamak 轻声地对某人说某事 \işi dokuzdan gitmek (事业、生意)顺利, 兴旺 -e \işi dökmek 使某事变成: \işi ahbaplığa dökmek 把工作变成闲聊 \işi sırnaşıklığa dökmek 在某个问题上纠缠不休 -in \işi duman 处境不妙, 事情糟糕: Hava böyle giderse işimiz duman. 天气如果一直这样, 我们就麻烦了。Bugün de iş bulamazsak işimiz duman, akşama kadar ağza atılacak bir lokma ekmek bile alamam. 如果我们今天也还找不到工作那可就惨了, 晚上我是连买一口面包吃的钱都没有。-e \işi düşmek 对某人有事相求, 需要某人的帮助: Bu tarafa işim düşmüştü, gelmişken bir de sizi ziyaret etmek istedim. 我到这儿来办点儿事, 既然来了, 我想也来看看您。\işi gücü olmamak 1) 无工作, 失业 2) 游手好闲, 无所事事 -in \işi \iş kaşığı gümüş 称心如意, 如人所愿: Keyfime diyecek yoktu, işim iş, kaşığım gümüştü. 我兴致很好, 没的说, 一切都很称心。-in \işi \iş olmak 一切顺利, 称心如意 \işi olmak 1) 有事要做, 有不得不办的事 2) 出现好结果 3) 必须由某人来做 4) -le 同某人争吵 \işi onuruna bırakmak (或 bağlamak) 顺其自然, 听天由命 \işi pişirmek 1) 精心准备, 周密准备 2) 俗́ 私定终身, 生米做成熟饭; (男女间)发生性关系: Düğün olmadan onlar işi pişirirler. 他们会未婚而先干那种事。\işi rast gitmek 诸事顺利, 心想事成 \işi resmiyete dökmek 采取合法途径 \işi sağlam kazığa bağlamak 使稳妥, 使牢靠, 采取必要的防范措施 \işi sağlama bağlamak 使稳妥, 使牢靠, 采取必要的防范措施 \işi savsaklamak 办事拖拉, 拖延 \işi sermek 拖延事情, 玩忽职守 -e \işi sezdirmek 使觉察: Yanımdakilere işi sezdirmek istemediğinden ihtiyatlı konuşuyor. 他不想让我旁边的人觉察, 所以讲话很谨慎。\işi sıkı tutmak 盯紧某事, 集中精力做某事 \işi şakaya vurmak 开玩笑, 逗趣 \işi tatlıya bağlamak 巧妙解决问题, 巧妙化解难题 \işi temizlemek 了结 -in \işi tıkırında 事遂人愿, 事情顺利 \işi uzatmak 拖延 \işi var 1) 有事要做, 有不得不办的事: Bu aksi adamla işimiz var. 我们同这个固执的人有事要办。Sen de burya girmeye kalkışırsan işimiz var. 要是你也加进来, 我们可就有麻烦了。 2) 出现好结果 3) 必须由某人来做 4) -le 同某人争吵 -e \işi vurmak 使事情变成 \işi yok 无交往, 无来往: Bildiği gibi davranan insanla benim işim yok. 我不同自以为是的人交往。\işi yokuşa sürmek 制造麻烦; 阻挠, 刁难, 为难: Önceden yardımcı olacağını söylediği hâlde işi yokuşa sürdü. 他本来说要帮忙, 实际上是故意刁难。\işi yoluna koymak 办妥, 办好: İşleri yoluna koyarsa çok bahşiş vereceğini söyledi. 他说事成定有厚报。İşleri yoluna koymak kolay değildir. 把事情都办好是不容易的。-in \işi yolunda 事遂人愿, 事情顺利: İlâmaşallah işimiz yolunda! 谢天谢地!天遂人愿!\işi yüzüne gözüne bulaştırmak 弄得一团糟, 使一塌糊涂 \işin alayında olmak 视为儿戏, 不认真对待 \işin başı 要害, 要点, 关键, 症结 \işin fenası 更糟糕的是 \işin iç yüzü 内情, 内幕 \işin içinde \iş var 表里不一, 另有隐情 \işin içinden çıkmak 1) 弄清奥妙, 弄懂, 解决问题: Matematik uzmanları bile işin içinden çıkamıyorlardı. 其中的奥妙连数学家们也未能搞明白。 2) 脱身, 撒手不干: Bana düşen payı verin, işin içinden çıkayım. 把我的那份给我, 让我抽身吧!\işin içinden sıyrılmak 1) 弄清奥妙, 弄懂, 解决问题 2) 脱身, 撒手不干: Bundan ben sorumlu değilim deyip işin içinden sıyrıldı. 他自称没他的责任就撒手了。\işin kötüsü 更糟糕的是 \işin mahiyeti itibariyle 事实上, 实际上 \işin tuhafı 说来也怪, 奇怪的是 \işin ucu 结局, 结果 -e \işin ucu dokunmak 间接受到影响 \işinden çıkmak 失业: Koca işinden çıktıktan sonra, borç boğazı aştı. 丈夫失去工作后, 负债累累。\işin üstesinden gelmek 克服困难, 解决难题; 完成任务: Bu işin üstesinden gelebileceğine aklı kesmiyordu. 他认为他将不可能完成这项任务。\işinden atmak 解雇, 开除, 炒鱿鱼 -i \işinden çıkarmak 解雇, 开除, 炒鱿鱼: Yalnız dayak atmakla kalmadı, beni işimden de çıkardı. 他不仅打了我一顿, 还把我炒了鱿鱼。\işinden olmak 被解雇, 被开除, 失去工作: Amirine kafa tutan memur işinden oldu. 目无上司的职员已经被开除。Tembelliği yüzünden işinden oldu. 他由于偷懒而被炒了鱿鱼。-i \işinden kovmak 解雇, 开除, 解职, 炒鱿鱼 \işinden kovulmak 被解雇, 被开除, 被解职, 被炒鱿鱼: İşinden dovuldu. 他被开除了。\işinden uğratmak 被解雇, 失去工作: Geçimsizliği yüzünden işinden uğrattı. 他由于不合群被炒了鱿鱼。\işine bakmak 做自己的事: Artık lâfa yekûn tut, işimize bakalım babam. 爸爸, 别再说了, 干我们的事去吧!İşine bak, dalga geçme. 干活去!别在这儿心不在焉的!Bu adamdan hayır bekleme; sen kendi işine bak. 这个人指望不上, 你还是自己想办法吧!-in \işine gelmek 有利于, 适合于, 正合心意, 中意: Bu, benim işim gelmez. 这不合我意。İşine gelirse bu fiyata ver. 要是合算, 你就按这个价卖了吧!\işine girmek 做生意: Yaradana sığınıp çiçek ihracı işine girdik, başarılı olduk. 我们全心全意做花卉出口生意, 大获成功。-in \işine gitmek 做事, 上班: Bu günlük git işine. 今天你该干吗干吗去!Doğru dürüst bir uyku uyuyamadığı gibi sabah erkenden de kalkarak işine gitmişti. 他晚上没好好睡, 早上又一大早起来去上班了。Kâfi! İşinize gidebilirsiniz. 行了, 行了, 做你们的事情去吧!\işine göre 视情况, 按利润 \işine gücüne bakmak 不参与他人的事, 只做自己的事 \işine koyulmak 做事, 干事 -in \işine nihayet vermek 免职, 解职, 辞退: O memurun işine nihayet verildi. 那个职员被辞退了。-in \işine sıçmak 坏事, 办砸: Adam işime sıçtı. 那家伙坏了我的事。-in \işine yaramak 合适, 适用; 管用: Henüz taze, sağlıklı ve ne güzel, ne de çirkin bir kadın senin daha çok işine yarar. 一个还很娇嫩, 身体壮实, 既不美也不丑的女人, 对你最合适不过了。\işini asmak 磨洋工: İşini asarsan, sepetlerler seni sonra. 你要是磨洋工, 他们事后会开除你。\işini bırakmak 辞职, 甩手不干 \işini bilmek 1) 懂行, 内行, 有本事 2) 精明 -in \işini bitirmek 1) 完成, 做完 2) 使一事无成, 使干不成 3) 俗́ 干掉, 杀死 -in \işini çevirmek 操办, 主持, 料理: Gelmen iyi oldu. Bu evin erkeği olur, işlerimizi çevirirsin. 幸亏你来了, 这个家有了男人, 可为我支撑门庭了。Sen evin işlerini çevirirsin. 家中诸事由你料理。-in \işini görmek 1) 做事, 干事: Ancak gene yanınızda bir gece kalır, işinizi görürüm. 但是我依然可以陪您过一夜, 为您做事。İşimi görmediler. 我的事他们没给办。Köyde büyük küçük herkesin işini görür. 他为村里老老少少做事。 2) 转́ 打, 收拾 3) 俗́ 打死, 干掉: Aslan bakmış ki eşek tuzaktan kurtulamayacak, önce tilkinin işini görmüş, sonra eşeğe gitmiş. 狮子一看, 驴子在陷坑里逃不掉了, 就先干掉了狐狸, 又去对付驴子。\işini kaybetmek 失业: İşini kaybedince güzelim yazlığını elden çıkardı. 他失业之后, 把他心爱的别墅卖了。\işini uydurmak 随机应变, 耍花招, 设圈套 \işini yoluna koymak 把事情办妥, 把事情办好, 把事情安排妥当: İşlerimi yoluna koydum, kimseyle görülecek hesabım yok, Allah’a bir can borcum var. 我把一切都安排好了, 我现在无牵无挂, 天不怕地不怕。\işinin adamı 行家里手, 内行 \işinin eri 行家里手, 内行 \işler açılmak 市场复苏, 生意兴隆 \işler becermek 干坏事, 搞小动作, 干见不得人的事 \işten atılmak 被开除: Müdür idare etmeseydi o, çoktan işten atılırdı. 要不是经理宽容, 他早就被开除了。İşten atılma korkusuyla çok alçaldı. 由于害怕被炒鱿鱼, 他卑恭屈节, 低三下四。Çalışmazsa sağlam işten atılır. 他不努力必然会被炒鱿鱼。-i \işten atmak 解雇, 开除, 炒鱿鱼 \işten başını almak 脱身: İşten başımı alamıyorum ki sizi arasın. 我实在脱不开身, 让他去找您吧!\işten çıkarılmak 被解雇, 被开除: İşten çıkarıldığını öğrenince eli ayağı çözülmüş. 他得知自己被解雇的消息后手脚瘫软了。-i \işten çıkarmak 解雇, 开除, 炒鱿鱼 \işten (bile) değil 非常容易, 不算回事, 小菜一碟 \işten el çektirmek 使不再负责某事, 停职(以进行调查): Görevinde yaptığı birtakım suiistimaller sebebiyle işinden el çektirmişlerdi. 他因为在职期间数次滥用职权而被停职。\işten elini çekmek 收手, 诸事不管: Murat emekli olunca her işten elini çekti; ahret adamı oldu. 穆拉特退休以后什么事情也不干, 隐居起来了。\işten güçten kalmak 无事可做, 失业 \işten imtina 旷工 -i \işten kovmak 解雇, 开除, 解职, 炒鱿鱼 \işten kovulmak 被解雇, 被开除, 被解职, 被炒鱿鱼 \işten olmamak (或 sayılmamak) 不算回事, 小菜一碟◆ İş işten geçtikten sonra gelmesi kaç para eder. 木已成舟, 他来还有什么用?İş mi? 这有什么?这有什么了不起: Postasını getirmek iş mi? 不就给他带来一件邮件吗, 有什么了不起的!İş olacağına varır. 在劫难逃; 是福不是祸, 是祸躲不过; 天要下雨, 娘要嫁人。İşe bak! 真是怪事!İşin mi yok! 别在这上面浪费时间了; 不值得费神!İşine hor bakan boyuna torba takar. 瞧不起自己手艺的人终究要受穷。İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına. 做事要有最坏的打算。İşinizi yarına bırakmayın. 今日事今日毕。İşten artmaz, dişten artar. 吃不穷, 穿不穷, 算计不到才受穷。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.